69pixl>
Kadınlarda saç kaybı, erkeklere oranla daha az yaygın ancak daha az kabul edilebilir bir sorundur. Kadının saç kaybı neredeyse tabu olan bir konudur, çünkü kadının güzellik kodlarına taban tabana zıttır.
Saç, en üst düzeyde kadınsı bir alamet ve çok büyük bir cazibe silahıdır. Öte yandan, şayet kadınların ekserisinin kuaförlerinde geçirdiği zamanı erkeksi egolarıyla kıyaslayınca her şey söylenmiş olur. Sonuç: saçlarının dökülmesinden etkilenmiş kadınlar için sorun bir rahatsızlık ya da estetik kompleksden daha fazlasına meydan verebilir: gerçek bir psikolojik depresyon. Bununla birlikte saç dökülmesi, 50 yaşın üstündeki her beş kadından birini etkileyebilir. Fransa’da, son on yıldır artış halinde olarak saç dökülmesinden etkilenen kadın sayısı 2 milyonun üzerindedir. Tüm bu kadınlar için saç kaybına bir çare bulmak kuvvetli bir şekilde meşru hale gelmiştir. Ve bir saç ekimi amaçlanabilir. Kadınlarda saç kayıplarının nedenleri çok sayıdadır. Ana neden androgenetik saç dökülmesi olup ırsidir. Androgenetik saç dökülmesi, özellikle menopoz döneminde hormonal düzensizliklerden kaynaklanmaktadır. Ancak, saç kaybı strese, anksiyeteye, ilaç tedavilerine, saçlırana, vitamin ve/veya mineral eksikliklerine de bağlı olabilir. Saç kaybı, saç kurutma makinesinin sıcak ve kuru hava üflemesine aşırı maruz kalma, saç maşasının sık tekrarlanarak kullanılması, saç hatlarını çatlatan saç örgüsü streslerine/kırıklarına ya da kimyasal ürünlerin, saç spreyi, saç boyası ve diğer saç düzleştirici ürünlerin makul ölçüler dışında kullanılması kaynaklı da olabilir. O halde, “germe” saç dökülmesinden bahsedeceğiz demektir. Şayet adrojenik saç dökülmesi, hormonal bir dengesizliği düzeltmeyi amaçlayan bir tıbbi tedaviyle iyileştirilebiliyorsa FUE + DHI saç ekimi, androgenetik ya da germe saç dökülmesine en iyi cevap olacağı gibi sorunu kesin bir şekilde çözer. Bünyede değişiklik yapmayan bu teknik, bununla birlikte Fransa’da az uygulanmakta olup fiyatları da oldukça yüksektir. Bu durum çok sayıda hastayı, Türkiye’de İstanbul gibi çok ünlü kliniklerin en modern teknikleri kullanıp yüksek kalitede tam refakat hizmeti vermesinin yanısıra Fransa’ya kıyasla %80 kadar daha ucuz fiyatlar verdikleri yabancı ülkelere sağlık turizmi için gitmek kararı vermek sonucunu doğurmaktadır.
Kadınlarda saç kaybının başlıca nedenleri kalıtım, hormonal düzensizlikler, kemoterapi, stress, beslenme eksiklikleri ya da aşaırı kuaförlük ve saç güzelliği ürünleri kullanımıdır.
Kadınlarda başlıca saçsızlık nedeni olan androgenetik saç dökülmesi, kadının genetik mirası kaynaklıdır. Elli yaşlardan sonra, saç kökçükleri, testosteron ve 5-a redüktaz adı verilen bir enzimin eylemlerinden ötürü özel bir hassasiyet gösterirler. Bu iki unsurun rastlaşması gerçekleştikten sonra, vücutta DHT adı verilen yeni bir hormon üretilir. Duyarlılaşmış saç kökçüğünün gelişim döngüsü bozulur, hızlanır ve sonunda kökçük yorulur; ö zaman da saç her seferinde daha ince çıkar ve sonunda ortadan kaybolur.
Hormonal düzensizlikler saç sağlığını etkileyebilir. Menopozda, doğum sonrasında, doğum kontrolü ya da bunun yerine geçen bir tedavi sonrasında ya da tiroid bezinde bir düzensizlik olması durumunda, dişi hormonların üretimi, erkek ya da androjen hormonlarının üretimine bağlı olarak sert bir düşüş yaşar, bu durumda androjenik saç dökülmesinden bahsedilir.
Hormonlar önemli bir stres ile düzensizleştiğinde, böbreküstü bezleri daha fazla androjen hormon (erkeklik hormonu) üretmeye başlar ve zaten kalıtım ile duyarlılaşmış haldeki saç kökçüğünün işleyişini bozar. Ani bir stres (kaza, taziye, depresyon…) bir kaç ayda saçların kökten dökülmesine neden olabilirken, günlük yaşamda yer etmiş derin bir anksiyete durumu da beraberinde aşamalı olarak diffüz alopesiyi (yaygın saç dökülmesi) getirebilir.
Kemoterapi ya da diğer tıbbi tedaviler saç dökülmesine neden olabilirler ancak bu mecburi bir sonuç değildir: hasta, aldığı tedaviye ve kendi hassasiyetine göre her zaman saçlarını kaybetmez ve tedavinin sona ermesinden sonra git gide saçlarına yeniden kavuşur. Diffüz alopesi bazı durumlarda saçlar yeniden çıktıktan sonra da görülebilir.
Otoimmün (bağışıklık sisteminin yanlışlıkla vücut dokularına saldırması) bir hastalık olan saçkıran, kafatasında saç köklerinin beyazlaşması veya uzamamaya başlaması ile aniden bir ya da bir çok yuvarlak plaksı yapının ortaya çıkmasıyla başlar. Tespit etmesi imkansız olan, erkekler kadar kadınları da etkileyen saçkıran uygun bir tıbbi tedavi ile iyileştirilebilir ancak bu tedavi, hastayı saç dökülmesinden korumaz.
Mineraller ya da vitaminler açısından bir beslenme yetersizliği, özellikle oksijen yetersizliği sonucunu doğuran kanda demir eksikliği dolaysıyla kafa derisini zayıf düşürebilir ve saçı daha kırılgan, ince ve mat hale getirebilir. Kadınlar, yeterli beslenmeyle telafi edilmeyen önemli miktarda demir kaybına neden olan böylesi durumlara adet dönemlerinde daha fazla maruz kalmaktadırlar. Bu saç dökülmesei biçiminin gizlenmesi, ilerleyici yapısından ötürü daha zor olup hasta, özellikle benzi soluk ve yorgun haldeyken bir kan tahliliyle tespit edilebilir.
Yaklaşık on yıldır gelişmekte olan çekme alopesi, saç bakımının kötü yapılmasından kaynaklanmaktadır. Saçları çekiştirerek yapılan kuaförlük işleri, saç örgülerindeki stres kırılmaları, saç maşası, saç kurutma makinesi sıcak üflerken saçların arkaya doğru çekilmesi saç hatlarında yıryılmalara neden olabilir, saç kökçükleri de çekilmeden ötürü çatlayabilirler. Ancak, kuaför salonlarında kullanılan ya da saç bakım ürünlerinde bulunan kimyasal ürünler de saç kökü ampullerine kötü etkiler yapabilir ve bunları köke kadar yıpratabilirler.
Her beş kadından biri saç dökülmesinden muzdariptir
Menopoz döneminde, kadınların %50’si diffüz alopesiden muzdariptir
Saç dökülmesi, Fransa’da 12 milyon kadını ilgilendirmektedir.
Kadınlardaki saç dökülmelerinin yaklaşık %40’ı kalıtımsaldır.
65 yaş üstü kadınların yaklaşık %50’si diffüz bir saç dökülmesine uğramaktadır.
Saç dökülmesinden muzdarip kadınların %84’ü daha zayıf bir benlik saygısı deneyimlemektedir.
Saç dökülmesinden muzdarip kadınların %34’ü kendilerini depresyonda kabul etmektedir..
Bu kadınların %94’ü saç dökülmelerini erkeklere göre toplumsal düzeyde kabul edilemez saymaktadır.
Dünyadaki sça ekimlerinin yaklaşık %17,5’i kadınlara ilişkindir.
Erkeklerdeki kellik ile kadınlardaki saç kaybının her ne kadar benzer karakteristikleri olsa da bunlar, kafatasında belirme şekilleri ve görünümleriyle birbirlerinden ayırt edilirler. Erkeklerdeki saç kaybı genellikle, şakakları (şakaklar bölgesi) ve taç kısmını (tepe bölgesi) etkileyen kel bir alınla (alın bölgesi) karakterize edilir. Buna karşılık, kadınlar saç hattını muhafaza ederler ve genellikle yaygın biçimde kafalarının taç bölgesindeki saçları kaybederler ve nadiren tam bir kellikten etkilenirler.
Kadında saç kaybı, kafa derisi genelinde git gide artan bir saç teli incelmesiyle kendini gösterir, o halde bir diffüz alopesi akla gelir. Bu, taç bölgesinde ortaya çıkar ve ardından, alın hattını o kadar da etkilemeksizin yan taraflara yayılabilir. Saç kaybının vahametine göre, kadınlarda kelliğin ilerlemesi Ludwig Ölçeğine göre Ludwig I, Ludwig II, Ludwig III gibi şekillerde sınıflandırılabilir.
Saç kaybının bu birinci aşaması iyi huylu olarak kabul edilir. Bir mikropigmentasyon yapılması amaçlanabilir.
Bu aşamada, diffüz alopesi kafatasının üst kısmında yer etmişken saç yoğunluğunda kayda değer bir kayıp gözlemlenir. Bir saç ekimi yapılması amaçlanabilir.
Şayet alın hattı ve şakaklardaki saçlar hala muhafaza edilmişse, saç dökülmesinin bu aşaması yayılmış bir kellik arz eder ve bu hal hemen hemen tamdır. O zaman saç ekimi telkin edilir.
Stabil hale gelmiş ve kalıtımsal bir saç dökülmesinden ileri gelen bu kellik, taç bölgesinin ortasında yaygın saç teli incelmesi olmaksızın seyrek bir bölge meydana getirir. Saç ekimi, en iyi çözümdür.
Erkeklerdeki kelliğe benzer olarak, M ya da V şeklindeki bu saç kaybı şakaklarda alın çizgisini gerileterek saç çizgisinin ardına doğru devam eder. Saç ekimi bu duruma mükemmelen uygundur.
Tavsiye: şayet saçlarınız mutat olduğundan daha fazla dökülüyorsa, bunun sebebini belirlemek için hemen doktorunuza danışınız. Her saç dökülmesinin kendi tedavisi vardır. Bir hormonal rapor ve kan tahlili bu nedenleri daha açık görmeyi sağlar. Altın kural: saçlarınıza kötü bakım yapmayınız.
Sağlıklı ve dengeli beslenme, eksiklikleri durumunda mineral ve vitamin takviyeleri, kullandığınız saç bakım ürünlerine özel bir dikkat göstermeniz ve saçlarınıza daha nazik bakım yapmanız (daha az saç kurutma makinesi ve saçları çekiştirerek yapılan bakımlar), saçlarınızın layık olduğu ilk tedbirler arasındadır. Esans yağları (hakiki lavanta, biberiye, adaçayı, sedir, limon otu), bitkisel yağ (hindistancevizi yağı, zeytin yağı, jojba yağı) içinde %3 oranında çözünerek kökçükleri besleyip gelişimini hızlandırarak saçlarınızın kıymetli bir müttefiki haline gelebilirler.
Hormonal bir dengesizliğin sonucu olarak adrojenik saç dökülmesinde uygun bir tıbbi tedavi, saç dökülmesinin önünün alınmasını sağlayabilir, ancak bu her zaman saçların normal gelişimini geri getirmeyebilir. Yer etmiş saç dökülmesinde kafa derisini eski yoğunluğuna kavuşturmak için ilave bir tedavi gerekli görülebilir.
Bu alternatif teknik, saçların büyümesini hızlandıran ilaç ve minerallerin kafa derisine mikro iğneler yardımıyla enjekte edilmesine dayanır. Bununla birlikte saç dökülmesi çok ilerlemişse mezoterapi uygulanmaz.
Kılcal mikropigmentasyon saç ekimine, cerrahi olmayan, binlerce noktayı dövme olarak yapmak suretiylesaç kılları varmış gibi yanıltıcı bir görünüm vererek kılcal kökçüklerin varlığını taklit eden alternatif bir dövme tekniğidir. Adrogenetik saç dökülmesine ya da çekme, lokal ya da diffüz alopesiye çare bulmak, kafa derisini yoğunlaştırmak için mikropigmentasyon, yapılması hızlı ve kolay bir çözümdür. Mikropigmentasyon kalıcı değildir, hastanın derisinin türüne göre 2 ila 4 yıl dayanır.
Kelliğin gözle görülür olduğu ve en az aylarca önce başladığı ve adrogenetik saç dökülmesinden -geri dönüşü yoktur- veya çekme alopesiden muzdarip kadınlar için günümüzde saç ekimi, kalıcı olduğu kadar en iyi çözümdür de. Sorun: operasyon hem pahalı hem de Fransa’da fazla yaygın olmayıp, her defasında daha fazla kadını sağlık-estetik seyahati yaparak fiyatların %80 daha ucuz, saç cerrahlarının ise özellikle saç hattının, saç dökülmesi türünün ve tedavi edilecek bölgelerin erkeklerden farklı olduğu kadın saç ekiminde çok tecrübeli olduğu İstanbul Türkiye’ye gitmeye zorlamaktadır.
Kadında kellik hemen hemen tabu olmakla birlikte aslında var olan bir durumdur. Fransa’da, son on yıldır artış halinde olarak saç dökülmesinden etkilenen kadın sayısı 2 milyonun üzerindedir. Kadınlarda kelliğin çok sayıda sebebi vardır: kalıtım, stress, saçkıran… Ancak ne mutlu ki basit ve etkili bir çözüm yolu mevcuttur. Kadınlar için saç ekimi! Saç yoğunluğunuza tekrar kavuşmak ister misiniz?
“FUE + PRP” (Foküler Birim Ekstraksiyonu ve Zenginleştirilmiş Plazma Tedavisi) cerrahi yöntemi saç ekiminde, estetik ve plastik cerrahide uluslar arası ölçekte en iyi uzmanlar tarafından başarıyla kullanılmaktadır. Saç türü ya da gerekli yoğunluk her ne olursa olsun, her hastaya uyarlanmak suretiyle bu yöntem, verici ve alıcı bölgeleri tanımlamaya, fizyonomiye göre çizgileri çizmeye ve hastaların ihtiyaçlarını belirlemeye, gerekli kökleri saymaya ve genel olarak başın arka kısımlarından bunların alımını yapmaya dayanmaktadır. Bunların hizalanmasını ve sayımını alıcı bölgede kanalların açılması ve ampullerin konumlandırılması işlemleri takip eder. Operasyon, ağrısız ve sızısız olarak 6 ile 8 saat arasında sürer ve safir bıçaklar ya DHI (Direk Saç Ekimi) için implantasyon şişleri kullanılarak en son “FUE + PRP” teknikleriyle başarılı bir doku nakli ve yara yerlerinin çabuk kapanmasını garanti ederek gerçekleştirilir. İstanbul Türkiye’deki saç ekimi cerrahları yerel tarifelerinize göre genellikle %80 oranında daha ucuz fiyatları ve rakipsiz tatmin oranlarıyla dünyadaki en iyiler arasında sayılmaktadırlar.